MATEMATİK HİKAYELERİ SIFIR (0)



                                                                                    MATEMATİK HİKAYELERİ SIFIR (0)


Diğer rakamlardan çok sonra bulunan tek başına hiç bir şey ifade etmeyen, ancak gizemli ve derin anlamlara sahip olan sıfır, sayılar dünyasının kahramanı oldu. Matematik dünyasında sayıların başlangıcı olan sıfırın keşfi, insan soyunun en büyük başarılarından biri olarak kabul edildi. Yeni ufukların açılmasında çok büyük etkileri olan bu sayıyı, Mezopotamya, Çin ve Mısır medeniyetleri sadece bir yer tutucu olarak gördü. Ancak zengin bir matematik geleneği olan Hintliler matematiğin çehresini sonsuza dek değiştirecek bir imza attı, sıfırı anlamlı bir sayıya dönüştürdü. Aritmetik işlemleri sadece birden dokuza kadar olan rakamlarla yazan Hint bilgeleri, boş kalan basamağı belirtmek ve anlamlandırmak için yeni bir işaret aradı. Hintlilerin bu işareti bulmaları ise kumun üzerinde taşlarla yapılan hesaplamalardan geliyordu. Hintli matematikçiler bu hesaplardan bir taş çıkartıldığında, çıkarılan taşın yerinde yuvarlak bir delik kaldığını gördüler. Topraktan sonsuza kadar uzanan bu yuvarlak herhangi bir şeyden hiçliğe gidişi simgeleyen matematiksel sembole dönüştü.
    Doğunun yükselen güneşi; sıfır, yalnızca boşluğa ilişkin bir işaret olarak kalmadı ve pek çok matematiksel özelliği beraberinde getirdi. Hintli matematik dehası Brahman Gupta 'Evrenin Açılışı' adlı eserinde sıfırı, bir sayının kendisinden çıkarılmasıyla elde edilen sayı olarak tanımladı ve sıfırın özelliklerini büyük bir ustalıkla sıraladı. Ünlü bilgin sıfırın bir sayıya eklendiğinde veya çıkarıldığında o sayının değişmediğini ve sıfırla çarpmanın sonucunun yine sıfır olduğunu belirtti. Ancak Brahman Gupta rakamları sıfıra bölme işini bir türlü çözümleyemedi ve böylece bilim tarihinde yeni bir araştırmayı da başlatmış oldu.
    Uzun yıllar süren bir arayışın ardından yine Hintli bir matematikçi olan Baskara bu sırrı aydınlattı. Büyük matematikçi eline aldığı elmayı parçalara ayırdı ve elmayı ne kadar küçük parçaya ayırırsa, o kadar çok dilim elde edileceğini gördü.
Bunun sonucunda herhangi bir sayının sıfıra bölümünün sonsuz olduğunu ortaya koydu. Antik çağlardaki bilimsel etkinliklerde önemli bir rol oynayan Hint bilginleri birçok matematiksel keşfe daha imza attı. Öyle ki üçten üçü çıkardıklarında sıfır rakamına ulaşan alimler, üçten dördü çıkardıklarında ise bunun hiçliğin yeni bir türü olan negatif sayılar olduğunu anladı ve böylece beş temel işlemin yalnızca pozitif sayılarla değil, negatif sayılarla ve sıfır sayısına da uygulanabileceğini gösterdi. Yalnızca bir rakam olmaktan öte aynı zamanda yeni hesaplama tekniklerine ve bilimsel yeniliklere yol açan sıfır, önce Arap dünyasına oradan da Avrupa'ya yayıldı. Buluşlarıyla Matematikte çığır açan Harezmi, Brahman Gupta'nın 'Evrenin Açılışı' adlı eserini Arapçaya çevirerek sıfırı, İslam dünyasına tanıttı. Bu yıllarda Avrupa'da ise sıfırın kullanımının ticarette büyük bir kargaşaya yol açacağını düşünen tüccarlar, bu sayının varlığını reddetti. Ancak İtalyan bir matematikçi olan Leonardo Fibonacci, her daim doğunun biliminden derinden etkilenen Avrupalılar' a sıfırın inceliklerini açıkladı ve böylece bu sayının yıldızı tüm dünyada yükselmeye başladı. Asırlar öncesinden çağdaş matematik bilimine yön veren bu eşsiz rakam, yüzyıllar boyunca bilim tarihinin mihenk taşı oldu. Öyle ki sıfırın bulunuşu ile matematik işlemlerinin yapılması kolaylaştı ve bu sayı matematikteki pek çok önemli gelişmenin kapılarını araladı.




                                                                               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder